-ahmet ışık’a
Ağacın yaşlı gövdesinde
İki damla gözyaşıdır
zekeriya / hu/
Kesik bedenin özledim
Ant olsun koştukça koşanlara
Geçmişe adınla başladım
An geldi çınlattı arşı kelam
Sükûta boyattı cümle âlemi
kirli tenhalıkta izi kaldı şehrin
Göğsü güvercin kafesi anne
Gelişine emzirdi parmağı
Dağın ardından haber verdi
Emin / perde ardı sırdan,
İnsan, damardaki kandan
Başkası değildi
An geldi, mızrak aldı
Kalbimin orta yerini
Hint’in sarı sıcak ayakları
Öptürdü soylu siyahlığını
Ruhum isyan dağı, behey vahşi!
Bölüşmeliyim senle kalbimi
Bir tutam kızıl güldür
Kerbela su’suşum
Zaman yok anmaya adını
Kasemde ayaklanacak iki dağ
Yedi uyuyanın uykuları ç/alacak
Gülhane parkında ağaç kuruyacak
Gemiler mesken tutacak cudi’yi
Ben, abası yitik derviş dirisi
Hangi rüzgâr okşar saçlarımı
Tut ki zekeriya’yım
Sığınmışım ağacın yaşlı gövdesine
Şu testerenin kırık dişleri
Öpebilecek mi gözlerimi.
Mustafa IŞIK