Hüseyin Çelik’ten Dikkat Çeken Rojin Kabaiş açıklaması!
Kültür ve Turizm ile Milli Eğitim eski Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, sosyalmedya üzerinde 2024 Eylül’ünde kaybolup 15 Ekim 2024’te cansız bedeni Van Gölü’nde bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü hakkında yürek burkan bir açıklama yaptı.
16 Eki 2025 - 12:27
YAYINLANMA
ESKİ BAKAN ÇELİK’TEN ROJİN KABAİŞ İÇİN VİCDAN ÇAĞRISI
Van kamuoyunun günlerdir konuştuğu ve tüm Türkiye’nin yakından takip ettiği, üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü, eski bakan Prof. Dr. Hüseyin Çelik’in gündemindeydi. Vanlı kimliğiyle tanınan Kültür ve Turizm ile Milli Eğitim eski Bakanı Çelik, yazılı bir açıklama yaparak, olayın aydınlatılmasının toplumsal bir sorumluluk olduğunu belirtti.
ÇELİK, KABAİŞ VAKASINDA KORKMAYALIM ÇAĞRISI YAPTI
2024 Eylül’ünde kaybolan ve 15 Ekim 2024’te cansız bedenine ulaşılan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün, yalnızca bir adli vaka olarak değerlendirilemeyecek kadar derin ve çok boyutlu mesele olduğunu söyleyen Kültür ve Turizm ile Milli Eğitim eski Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, açıklama yaptı.
Çelik, adalet beklentisini şu sözlerle özetledi:
Vanlı eski Bakan Prof. Dr. Hüseyin Çelik, Van Gölü’nde hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in davasının siyasi tartışmaların ötesinde, insan hayatına ve vicdana dair bir konu olduğunu kaydetti. Çelik, Vanlı bir hoca ve baba kimliğiyle yaptığı açıklamada, soruşturmada atılacak her şeffaf adımın, yalnızca Kabaiş’in anısına değil, binlerce genç kızın geleceğine olan güveni yeniden inşa edeceğini belirtti.
“ Rojin Kabaiş İçin Sessiz Kalmamak…
— 2024 Eylül’ünde kaybolan ve 15 Ekim 2024’te cansız bedenine ulaşılan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü, yalnızca bir adlî vaka olarak değerlendirilemeyecek kadar derin, çok boyutlu ve hepimizi yakından ilgilendiren bir meseledir. Bu acı hadise; ülkemizin vicdanını derinden sarsmıştır.
— Rojin kızımın acı kaybı; siyasî hesapların, ideolojik çekişmelerin ya da günlük tartışmaların ötesinde, her şeyden daha kıymetli olan insan hayatına dair bir meseledir.
— Bu satırları ne bir siyasetçi ne de eski bir Millî Eğitim Bakanı sıfatıyla kaleme alıyorum. Bunları, Van’ın sokaklarını bilen, insanının ruhuna aşina bir hemşeriniz olarak yazıyorum. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde yıllarını bilime, eğitime ve gençliğe adamış bir öğretim üyesi olarak, bugün birçoğu profesörlük mertebesine ulaşmış öğrencilerimin gururunu taşıyan bir hoca olarak yazıyorum. Alanlarında son derece donanımlı olmalarına rağmen mevcut atmosfer nedeniyle konuşmaktan çekinen meslektaşlarımın sesi olmak için yazıyorum. On binlerce kız öğrencimizin ailelerinin yüreklerinde taşıdığı endişeyi hisseden biri, onlarca kız yeğeni bulunan bir amca ve dayı olarak, her birinin güvenli bir geleceğe sahip olma arzusunu taşıyan ve aynı duyguları kendi kız evladı için de yüreğinde hisseden bir baba olarak yazıyorum.
— Ve nihayetinde, Van adına, hemşerilerim adına yazıyorum.
Gerçeğin Ortaya Çıkması Bir Vicdan Borcudur
— Bu olay, tüm yönleriyle aydınlatılmalıdır. Bunun yolu öfke ve duygularla değil, hukuk devletinin ilke ve yöntemleriyle yürümekten geçer. Sosyal medyanın gölgesinde değil, bilimsel veriler, titiz incelemeler ve şeffaf raporlarla ilerlenmelidir. Türkiye, Anayasası’nda da açıkça ifade edildiği üzere bir hukuk devletiyse; o hâlde hukuk devleti kuşkuya yer bırakmayan delillerle, adil ve tarafsız süreçlerle konuşmalıdır.
— Toplumun ortak beklentisi, adaletin gecikmeden, eksiksiz ve herkesin gözü önünde tecelli etmesidir.
— Bu çerçevede, süreci yürüten tüm kurumlarımızın azami titizlikle hareket ettiğine inanmak istiyorum.
— Van Valisi Sayın Dr. Ozan Balcı’nın hem bir devlet adamı hem de bir baba hassasiyetiyle konuyu ele alacağına, Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç’un ise soruşturmanın tek bir ayrıntısının dahi karanlıkta kalmaması için gösterdiği kararlılığı sürdüreceğine yürekten inanıyorum.
— Unutulmamalıdır ki devlet, milletin emanetini taşır. O emanetin adı “adalet” ve “güven”dir. Bu güveni pekiştirecek olan ise söz değil, eylemdir. Kamu vicdanını rahatlatacak somut adımların vakit kaybedilmeden atılması elzemdir.
— “Acıya ortak olmak” yalnızca taziye sunmakla sınırlı değildir. Acının tekrarını önleyecek tedbirleri almak da en az onun kadar önemlidir. Kurumlarımızın atacağı her şeffaf adım, yalnızca Rojin için değil, yarın aynı sıralarda öğrenim görecek binlerce genç kızımız için de güven duygusunu yeniden inşa edecektir.
Adalet, Devletin Vakarıdır
— Sonuç olarak; adalet bir ayrıcalık değil, her vatandaşın en temel hakkıdır. Adaletin tecellisi devletin vakarını, şeffaflık ise milletin güvenini ayağa kaldırır.
— Bir kez daha Rojin kızımıza Allah’tan rahmet, ailesine sabır; sevenlerine metanet diliyorum. Soruşturmanın tek bir ayrıntısı dahi karanlıkta kalmadığında, hem Rojin’in hatırasına olan borcumuzu ödemiş hem de toplum vicdanını yara almaktan korumuş olacağız.
— Bu dava yalnızca Rojin’in değil, hepimizin davasıdır. Bu acıyı doğru anlayıp doğru yönetebilirsek, yarın benzer trajedilerin önüne geçebiliriz. Bu sebeple çağrım nettir: Korkmayalım. Konuşalım. Soruşturalım. Aydınlatalım.
— Adaleti birlikte talep edelim. Çünkü adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, milletin vicdanının en derin katmanlarında da tecelli eder.
Saygılarımla.” Dedi.
YORUMLAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR