Türkiye’nin incisi Van Gölü, Kıyılarında metrelerce çekilen su seviyesi, bölgenin ekosistemini ve inci kefali gibi endemik türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Van Gölü’ndeki su çekilmesi, uzmanları endişelendiriyor. Göl suyunun azalmasıyla ortaya çıkan kirleticiler ve tozlar, insan sağlığını tehdit ederken, bilim insanları acil eylem planı çağrısı yapıyor.
Türkiye’nin en büyük, dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, son yıllarda yaşanan su kaybıyla adeta can çekişiyor. Kıyılardan metrelerce çekilen su, sadece gölün ekolojik dengesini değil, bölgede yaşayan canlıları ve insan sağlığını da tehdit ediyor.
Van Gölü, iklim değişikliğinin ve insan faaliyetlerinin yıkıcı etkileriyle karşı karşıya. Uzmanlar, göldeki çekilmenin başlıca nedenleri olarak iklim değişikliği, uzun süreli kuraklık ve tarımsal sulama faaliyetlerindeki artışı gösteriyor. Bu durum, gölün biyolojik çeşitliliği ve çevresindeki yaşam için alarm zillerinin çalmasına neden oluyor.
“Bölgedeki canlı yaşamını tehdit ediyor”
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Halk Sağlığı Uzmanı ve Search and Rescue Arama Kurtarma Acil Yardım (SARAKAY) Derneği Bitlis İl Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Cihan Önen, kıyıdan metrelerce uzaklaşan göl suyunun bölgedeki ekosistemi doğrudan etkilediğine dikkat çekti. “Göldeki su kaybı, sadece ekolojik dengeyi değil aynı zamanda bölgedeki canlı yaşamını da tehdit etmektedir” diyen Önen, “Dünyanın en büyük sodalı göllerinden biri olan Van Gölü, aynı zamanda Türkiye’nin de en büyük gölüdür. Ancak son yıllarda gölde dikkat çekici ölçüde su çekilmeleri yaşanmaktadır. Özellikle 2019 yılından itibaren kıyıdan metrelerce uzaklaşan göl suyu, bölgedeki ekosistemi doğrudan etkilemektedir. Bu çekilmenin başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, kuraklık ve sulama faaliyetlerinin çeşitlenmesi sayılabilir. Gölde su kaybı, sadece ekolojik dengeyi değil aynı zamanda bölgedeki canlı yaşamını da tehdit etmektedir. Özellikle Van Gölü’ne özgü olan ve nesli korunmaya çalışılan inci kefali balığı başta olmak üzere birçok canlı türü bu süreçten olumsuz etkilenmektedir. Su çekilmesi, insan yaşamını da farklı boyutlarda etkilemektedir. Göl tabanında ortaya çıkan tozlu ve topraklı alanlar, rüzgârla birlikte havaya karışarak solunum yoluyla insan sağlığı üzerinde risk oluşturabilmektedir. Ayrıca göl suyunun azalmasıyla birlikte daha önce su altında kalan atıklar ve endüstriyel kirlilik de yüzeye çıkmakta, bu da çevresel sorunların boyutunu artırmaktadır. İklim değişikliğiyle mücadelede ise çeşitli yöntemler ön plana çıkmaktadır. Geniş alanlarda ağaçlandırma faaliyetleri, havanın nem dengesini koruyarak bu sürece katkı sağlayabilir. Bunun yanı sıra uluslararası örgütlerle yapılacak iş birlikleri, sürdürülebilir mücadele açısından kritik öneme sahiptir. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın ortak çabalarıyla bu sorunların etkileri azaltılabilir” diye konuştu.
HABER İLE İLGİLİ YORUMLARINIZI EKLEYEBİLİRSİNİZ?
……………………………….. BAŞKA HABER OKU ……………………………………
Kaynak: İHA