Van Gölü kıyısında kazıları devam eden ve Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında bu yıl 37. yılını dolduran kazılar, Urartu Kralı Rusa’nın bu etkileyici yapısında önemli bulgulara ulaşmayı sürdürüyor.
Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı liderliğinde, tam 37 yıldır süren kazı çalışmaları, kalenin içerisinde bulunan Tapınak Kompleksi ve özellikle Haldi Tapınağı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Prof. Dr. Işıklı, bu yapıların “Anadolu arkeolojisinin ve Urartu’nun incisi” olduğunu belirterek, “Onun için bütün çabalarımız Haldi Tapınağı’nı korumak, insanlığın kültürel mirası olarak geleceğe aktarmaktır” ifadelerini kullandı.
Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında Urartu Kralı Argişti oğlu Rusa tarafından Van Gölü’ne hakim tepeye yaptırılan Ayanis Kalesi’nde yürütülen kazı çalışmaları bu sene de devam ediyor. Bu sene 37. yılına giren ve kesintisiz olarak süren bu kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve desteklerinin yanı sıra Van Valiliği, Tuşba Kaymakamlığı, Van İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Van Müzesi’nin iş birliğiyle sürdürülüyor.
Gazetecilere açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Işıklı, bu sezon çalışmalara yaklaşık bir ay önce başladıklarını ifade ederek, “Bu sene 37. yılımızı gerçekleştiriyoruz ve bu sezon çalışmalarımıza yaklaşık bir ay önce başladık. Genel bir temizlik yaptık. 15 kişilik uzman bir ekibimizle birlikte yaklaşık 10 da işçimiz var. Bu şekilde kazılarımızı büyük bir heyecanla başlatmış bulunuyoruz. Doğu Anadolu coğrafyası çok sert kış iklimine sahip. O nedenle kış boyunca var olan yağışlar nedeniyle birçok alanda kerpiç mimari akıntılar nedeniyle tahribata uğruyor. O nedenle büyük bir aylık sürenin büyük kısmını temizlikle geçiriyoruz. Daha sonra kazılara başlıyoruz” dedi.
Son dört yıldır kazıların odağında yer alan Tapınak Kompleksi’nin kuzey kanadındaki büyük anıtsal odaların bu yıl da kazı programının merkezinde yer aldığını ifade eden Mehmet Işıklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kazılarımızı özellikle son 4 yıldır büyük oranda şu an bulunduğumuz tapınak kompleksinin kuzey kanadındaki odalarda sürdürüyoruz. Ayanis’teki kültürel varlıkların başında gelen en önemli zenginlik, göz bebeği ve nazar boncuğu Tapınak Kompleksi ve Haldi Tapınağı’dır. Haldi Tapınağı gerçekten Anadolu arkeolojisinin ve Urartu’nun incisi durumundadır. Onun için bütün çabalarımız onu korumak, insanlığın kültürel mirası olarak geleceğe aktarmaktır. Tabii bu tek başına bir yapı değil, bir yapı kompleksinin önemli bir parçasıdır. Aynı zamanda son dönemde devam eden kazılarımızda kuzey kanattaki büyük anıtsal odaları açıyoruz. Yaklaşık son 4 yıldır bütün eforumuzu buraya verdik. İnşallah bu sene buradaki 4 odayı tamamlayacağız ve yapıların mimari problemlerini çözeceğiz. Şu an gördüğünüz gibi bulunduğumuz oda ilk oda. Burada 3 sezondur kazılarımız devam ediyor. Yaklaşık 6 metre derinlikteyiz. 2-3 metre kalınlığında, hatta bazı yerlerde 4 metreye ulaşan kalınlıkta anıtsal kerpiç duvarlarımız var. Bu kerpiç duvarlarının açıldığı başka odalar var.”
Mehmet Işıklı, Urartu’nun mimari açıdan şaheser bir uygarlık olduğunu da belirterek, “Çok güzel kullanmış topografyayı. Bu topografyada da birbirine bağlantılı odaları çok güzel bir şekilde inşa etmiş. Kerpiçte ve taşta inanılmaz ustalar. Şu anda gördüğünüz gibi bulunduğumuz yapı kompleksinin içerisinde bu özellikleri rahatlıkla izleyebiliyoruz. İki tane ayrı kapı bulduk. Bu kapılar nereye açılıyor, hangi mekanlardan oluşuyor tabii ilerleyen kazılar onu gösterecek. Yapılar çok ciddi bir yangın da geçirmiş” diye konuştu.
4 yıldır kazıların sürdüğü alanda şimdiye dek çok sayıda önemli eserin de gün yüzüne çıkarıldığını vurgulayan Işıklı, “Burada bronz silahlarımız çıktı. Daha öncesinde bronz süsleme elemanları, bronzdan bir tane mangal çıktı ve ilk defa geçen senelerden hatırlıyorsunuz üzerinde yanık olarak dokuları kalmış bir insan iskeleti bulduk. Onun dışında bir sürü bronz obje ve demir obje bulduk. Yazılı belgeler bulduk. Mühürler bulduk. Yazıt parçaları bulduk. Bu odanın çok özel olduğunu, krala ve dini amaçlara hizmet ettiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sene de diğer alanlarda kazılarımız devam ediyor. İnşallah mekanların hepsini açığa çıkarıp kerpiç korumaları onardıktan sonra bu alanın tümünün üstünü geçici olarak da olsa koruma altına almaya hevesindeyiz. İnşallah bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve Genel Müdürlüğümüz destek oluyorlar. Yine valiliğimiz sağ olsun bu konuda destek oluyor” dedi.
- Mehmet Işıklı, kuzey kanattaki büyük anıtsal odaların ilkine ‘bir numara’ dediklerini söyleyerek, “Bir numaralı odanın aslında biz zemin katındayız. Bunun üzerinde bir kat daha olduğunu hayal edin. Görkemli ve güçlü bir kerpiç mimarı vardır. Zemin katta biz doğal olarak üst katların yıkılması ile aşağı inen buluntulara da ulaştık. Şu an bir nolu odanın zemindeyiz. İki tane giriş odası, bir de geçen sene kısmen çıkardığımız ve bu sene de kalanını çıkardığımız pişmiş topraktan yapılmış küvet var. Bu küvetin benzerini önceki yıllarda da bulmuştuk. Bu tür küvetler aslında bir depolama amacıyla kullanılıyor. Su depolaması, sıvı herhangi başka bir şey olabilir. Mayalama için kullanıldığını önerenler var. Ancak içerisinde organik bir doku ele geçirilemedi, eğer ele geçirilirse onun analizini yaptığımızda bunun ne amaçla kullanıldığını daha net söyleyebiliriz. Şu an büyük ölçekli bir küvetimiz var diyebiliriz” şeklinde konuştu.
Ayanis dışında yürütülen bir diğer önemli kazı alanı olan Garibin Tepe’de de bu yıl ciddi projeler hayata geçirilecek. Söz konusu çalışmalar tamamlandığında, Doğu Anadolu ve Urartu arkeolojisine yeni bir ivme kazandırılması hedefleniyor.
Kaynak: İHA