El emeği ve sabırla işlenen her bir tespih, bir sanat eserine dönüşürken, Çetin aynı zamanda bu kadim sanatı gelecek nesillere aktarmanın gururunu yaşıyor.
Van’da yaşayan tespih ustası Refik Çetin, teknolojinin gölgesinde unutulmaya yüz tutan tespih sanatını Bedesten Çarşısı’ndaki atölyesinde yaşatıyor. Hem bu kadim sanatı icra eden hem de yeni nesil ustalar yetiştiren Çetin’in hikayesi, bir geleneğin nasıl ayakta kaldığını gözler önüne seriyor.
Tespih, tüm dinlerde kullanılan ve Müslümanlarla İran üzerinden tanışan bir semboldür. Ancak sanatsal bir nesneye dönüşmesi, Osmanlı’nın bu kültürü benimsemesiyle olmuştur. Osmanlı kayıtlarına göre 16. yüzyılın sonlarına doğru tespih, değerli materyallerden yapılan bir aksesuar ve sanat eseri olarak önem kazanmıştır.
Osmanlılarda genellikle tespih malzemesinin inci, mercan, kehribar, akik, ağaçlardan oluştuğunu aktaran Çetin, “Osmanlılarda yeni yapılan camilerin kaç kişi aldığını öğrenebilmek için dağıtılan tespih, genellikle binlik, 500’lük, 99’luk ve 33’lük taneler halinde oluşmaktadır. Eski zamanlarda babadan oğula el değiştiren tespih, zamanla koleksiyoncular ve antika meraklılarının ilgi alanına girdi. Taş ve benzeri objeler eli serinletmek (Necef, şah maksut, skik) amacıyla, ahşap tespihler ise teri emerek mikrobu öldürmesi amacıyla (kuka, yılan ağacı, gül ağacı) üretilmiştir. Bazı tespihler güzel koktuğu için (öd ağacı, pelesenk) bazı tespihler ise renk değiştirdiği için (Kehribar) dikkat çekmiştir” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların en çok kehribar tespihlere merak saldığını belirten Çetin, tespih fiyatlarının ise 500 TL’den başladığını söyledi.
HABER İLE İLGİLİ YORUMLARINIZI EKLEYEBİLİRSİNİZ?
……………………………….. BAŞKA HABER OKU ……………………………………